May 22, 2023
Bugünün hızlı tempolu ve son derece uyarıcı iş ortamlarında, profesyoneller genellikle shiny object syndrome yani parlayan nesne sendromu olarak bilinen ortak bir zorlukla karşı karşıya kalıyorlar.
Aslında bu teori var olan oyuncak iyi olsa bile bir çocuğun hep yeni bir oyuncak isteme fenomenine dayanıyor. Parlayan nesne sendromu, yeni ve heyecan verici fırsatların cazibesine kapılarak önemli görevlerden veya projelerden kolayca sapmak ve odağını kaybetmek eğilimini ifade eder.
Parlayan nesne sendromu, iş yerinde çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Yeni bir proje, umut vaat eden bir fırsat veya en son trend gibi faktörler tarafından tetiklenebilir. Günümüz iş dünyasında oldukça sık rastladığımız aşağıdaki 3 uyarıcıya dikkat etmenizde fayda var:
Yenilik: İnsanlar doğal olarak yeniliğe ve yeni fikirlere çekilir. Örneğin yeni global bir proje gibi parlayan nesne diye adlandırabileceğimiz durumla karşılaşıldığında, mevcut görev veya hedef yolundan sapmak ve kendini bu yeni fırsatın cazibesine kaptırmak çok daha kolaydır.
Kaçırma korkusu: Bir diğer adıyla FOMO. Fear of missing out’un kısaltması olan FOMO bir başkalarının keyifli deneyimler, etkinlikler veya fırsatlara dahil olduklarına inanarak ortaya çıkan yaygın bir endişe veya huzursuzluk hissidir. Genellikle dışlanma korkusu, güncel olamama korkusu veya diğer insanların dahil olduğu etkinliklere katılmama korkusuyla ilişkilendirilir.
FOMO, günümüz dijital çağında sıkça yaşanan bir durumdur. Sosyal medya platformları, diğer insanların hayatlarından seçilmiş görüntüler sunarak kendi deneyimlerimizi karşılaştırmayı ve başkalarının yaptığı şeylere dahil olmadığımız için yetersizlik veya pişmanlık hissi yaşamamıza neden olur. Bu korku, insanları sürekli olarak sosyal medya akışlarını kontrol etmeye, gerçekten ilgilenmedikleri etkinliklere veya toplantılara katılmaya zorlar.
FOMO bazen yeni deneyimler aramak ve diğer insanlarla bağlantı kurmak için bir motivasyon kaynağı olabilirken, aynı zamanda yorgunluğa, dikkat dağınıklığına ve şu anki anda mevcut olmama durumuna yol açar.
Ufak bir örnek vermemiz gerekirse, LinkedIn’de gördüğünüz bir işe başlangıç paketi, şirketlerin süslü etkinlikleri ve daha bir sürü paylaşım bizi sürekli olarak diğer insanların ne yaptığına dair bir bilgi bombardımanına sokar. Heyecan verici fırsatları kaçırma korkusu, bireylerin herhangi bir işi tam olarak tamamlamadan bir görevden diğerine geçmesine neden olur.
Belirsizlik: Çalışanlar net hedeflere veya yönlendirmelere sahip olmadığında, parlayan nesne sendromuna daha duyarlı olabilirler. İyi tanımlanmış bir plan veya amaç duygusu olmadan, yeni ve çekici saplantılara kapılmak daha kolay hale gelir.
Parlak nesne sendromu, bir bireyin veya işletmenin sürekli olarak yeni fikirlere veya uyarıcılara çekildiği bir girdaptır. İş dünyasında mevcut bir görevi ertelemek veya durdurmak pahasına sürekli olarak yeni bir hedefin peşinden koşma eğilimini ortaya çıkarır. Bu girdaba kapılmak, odak kaybına, hedeflere ulaşamamaya, yön eksikliğine ve iş yerinde istenmeyecek benzeri birçok sonuca yol açabilir.
Parlak nesne sendromunu yönetememek, organizasyonunuzu sürekli değişim halinde bırakır. Bu değişim hali ile tek bir vizyona, hedefe, girişime veya yöne bağlanmakta zorlanabilirsiniz. Bu durum, güçlü bir kurumsal liderlik eksikliği, pazar veya müşterilerden gelen yeni fikirlerle boğulan liderlik gibi birçok faktörden kaynaklanabilir.
Azalan verimlilik: Sürekli olarak görevler arasında odak değiştirmek, iş akışını bozar ve verimliliği azaltır. Değerli zaman ve enerji, her bir sapmadan sonra konsantrasyonu ve ivmeyi yeniden kazanmaya çalışan çalışanlar tarafından israf edilir.
Düşük kalite: Görevleri önceliklendirememek ve tamamlayamamak iş kalitesinin düşmesine yol açabilir. Parlayan nesne sendromu geçici bir heyecan hissi verebilir, ancak genellikle tamamlanmamış projeler ve karşılanmayan beklentilerle sonuçlanır.
Kaybedilen zaman: İş gerçekleştirilebilir olması için belirlenmiş hedeflere ihtiyaç duyar. Parlak nesne sendromu yaşadığında, hedeflerin yeri değişmeye başlar. Muhtemelen ekibiniz veya işiniz teslim sürelerini kaçırmaya başlayacaktır. Test etmek ve yapmak yerine yeniden planlama için çok fazla zaman harcanacaktır.
Artan stres ve bunalmışlık: Birçok proje ve sürekli sapma ile başa çıkmak, yüksek stres seviyelerine ve bunalmışlık hislerine yol açabilir. Rekabetçi talepleri yönetememek, çalışanların sağlığını ve iş memnuniyetini olumsuz yönde etkiler.
Parlayan nesne sendromu, iş başarılarımızdan şüphe duyduğumuz imposter sendromu ve uzunca bir süre konuşulan quiet quitting dalgasının tam tersi olmasına rağmen ipuçları benzer:
Bireysel olarak…
Parlayan nesne sendromu, iş yerinde önemli zorluklar ortaya çıkarabilir, üretkenliği engelleyebilir ve ilerlemeyi sekteye uğratabilir. Ancak, nedenlerini anlamak ve dikkat dağıtıcı unsurları yönetmek için stratejileri uygulamak, ekiplerin odaklarını yeniden kontrol etmenize yardımcı olacaktır.
Hiçbir kurulum ve kredi kartı gerektirmeden kullanmaya başlayın.
ÜCRETSİZ DENEYİNHiçbir kurulum ve kredi kartı gerektirmeden, personel yönetim yazılımını hemen 15 gün boyunca ücretsiz deneyin.